Başkanımız Hasan Hamaloğlu Türkiye’nin En Kapsamlı Ekonomi Dergisi “Bursa’yı Büyütenler” dergisinin sorularını yanıtladı
“SÜRDÜRÜLEBİLİR YATIRIMLARLA BÜYÜYEN, MODEL ALINAN BİR GEMLİK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”
“Çalışan, proje üretip, uygulayan sanayi ticaret odası” hedefiyle 2022 yılında göreve gelen Hasan Hamaloğlu, Gemlik’in iktisadi hayatına yeni bir bakış açısı, daha da önemlisi dinamizm kazandırdı. Önceki yıl yaşanan Kahramanmaraş Depremi sonrası bölgeye ilk yardım elini uzatan Gemlik’in seferberliğinde de önemli görevler üstlenen Hamaloğlu’nun en büyük hedefi, 8 bin kişilik istihdam kapasitesine sahip olacak Yeşil OSB’yi, süratle gerçekleştirmek.
Hasan Bey, İstanbul, Karabük, Kastamonu ve Gemlik arasında bir yaşam, sonra Konya yılları… Çok kentli bir birey olmanızın başarılı kariyerinizde bir etkisi olabilir mi?
İş hayatımın başlangıcından önce gittiğim her şehirde farklı insanlarla tanışmak, farklı bölgelerin insanlarının değerlerini görmek kişiliğime ve kariyerime çok ciddi anlamda pozitif etkilerde bulundu. Bu sayede hem ülkemin insanını tanımış oldum hem de ülkemin insanının hayat yolculuğunda neleri hedeflediğini, neleri istediği ni, neleri talep ettiğini gördüm. Bu çoklu kent hayatının, kişiliğime ve kariyerimin gelişmesine fazlasıyla katkı sağladığını söyleyebilirim. Ben, 1976 yılında İstanbul’da doğdum, aslen Kastamonuluyum. İlkokul, Ortaokul ve Lise eğitimimi TED Karabük Koleji’nde tamamladım. Konya Selçuk Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünde bitirdim. Mühendisliğimin ilk yıllarında görev aldığım otoyol projesin- de çalışırken, akşamları da Uludağ Üniversitesi’nde İşletme masterı yaptım. Bana göre başarı ve kariyer birçok faktörden ilham, güç alıyor. Ülkemiz mozaik bir yapıya sahip, yani hep farklı kültürde insanlarla yoğrulmuş bir memlekete sahibiz. Bu çok önemli bir zenginlik, bireye inanılmaz deneyimler katıyor.
Peki en çok iz bırakan kent hangisi?
İnsan zihni ve duygularında çocukluk ayrı bir yere sahip, bu yüzden de tabii ki Karabük. İlkokul, Ortaokul ve Lise eğitimimi orada aldığım ve büyüdüğüm için. Nice anılarımda hep Karabük vardır.
İsminiz Ekim 2022’den beri Gem lik Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı ile anılıyor. Fakat öncesinde de görev almayı seven bir karakteriniz olduğu için STK başkanlıklarınız da İş insanlığına uzanan süreciniz biraz farklı. Neden inşaat mühendisliği?
Mühendislik bir aile kültürü ve geleneği. Babam elektrik mühendisi, amcam makine mühendisi, annem de Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’nden terör olayları sebebiyle ayrılmak zorunda kalmış. Dolayısıyla ailede mühendis çok olduğu için daha da önemlisi matematiği çok sevdiğim için inşaat mühendisliğini tercih ettim.
Hayatınızda bir de bir kırılma noktası var; GÖÇAY & GÜRİŞ deneyimi. Bir mühendis için bambaşka bir kazanım olsa gerek. Bu nasıl bir değer yarattı hayatınızda, mesleki kariyerinizde?
Çok önemli bir konuya değindi GÖÇAY & GÜRİŞ firmasında bin kişilik bir kadro ile beraber çalıştık, kurumsal bir yapıya sahip olan inşaat firmasıydı. Profesyonel bir ekiple beraberdim. Mühendis abilerimiz, şantiye şeflerimiz, proje müdürlerimiz bize mühendisliğin ne olduğunu, nasıl çalışmamız gerektiğini çok güzel öğrettiler. Aynı zamanda işletme masterı ile beraber, şantiyede aldığım eğitim, kurumsal kültür anlayışını pekiştirmiş oldu.
Bu süreçte bir mühendisin “giriş, gelişme, sonuç” mantığı ile nasıl çalışması gerektiğini, mutlaka iş programı yapması, süreç sonuç ana lizi oluşturması gerektiğini burada öğrendim. Verimlilik, rantabilite, fizibıl olma, güvenirlik nedir gibi kavramları, iş disiplinime ilk burada taşıdım. Dolayısıyla 5 senelik GÖÇAY & GÜRİŞ tecrübem iş hayatımdaki basamakları teker teker tırmanmama çok ciddi bir altyapı oluşturdu. Bu altyapı ile beraber iş hayatında hızlıca ilerledim.
2022 yılı da hayatınızda başka bir milat noktası. Gemlik Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı’na seçilmeniz. Sonrasında altını ısrarla çizdiğiniz bir nokta; “Gemlik’in ticaret hayatında, sanayi yatırım- larında nitelikli sürdürülebilir istihdam artırıcı projelere ihtiyacı var” diyorsunuz. Bu vizyonunuzun somut yansıması ise “Yeşil OSB kavramı”. Ne durumda proje?
Doğru yatırım, doğru planlama, doğru kaynak bunların hepsi çok değerli. Fakat öncesinde doğru üretim var. Öyle değil mi? Arz ettiğiniz ürünün tercih edilir, pazarda karşılığı olması gerekiyor. Doğru üretim çok önemli. Tabii burada daha önemli olan doğru üretim için nitelikli insan kaynağı. Önce buraya odaklanmalıydık. Gemlik Ticaret ve Sanayi Odası olarak Gemlik İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Uludağ Üniversitesi ile projeler yapıyoruz. Öğrencilerimizin kariyer planlamasını lise ve üniversite çağlarından itibaren, sanayi ile birlikte üstle Ülkemizdeki en büyük eksiklerden biri bu konu. Öğrenciler lise son sınıfa geldiğinde, üniversite sınavına gireceği zaman mesleğin ne olduğunu bilmeden, gelecek planlaması yapmadan, sadece puan endeksli hareket ediyor. Sonrasında da sahip oldukları mesleği içselleştiremiyorlar. Haliyle çok iyi eğitim almış ama bu eğitimi kullanamayan ireyler de var. Bu sebeple sanayi bölgesi olan Gemlik’te, sanayici ile öğrencileri bir araya getirecek köprü olmak istedik. İşbaşı Eğitim Program larıyla, kariyer günleriyle, sanayi ve okul ziyaretleri ile sanayicinin talep ve isteklerinin neler olduğunu belirleyerek, öğrencilerimizin özellikle Z kuşağının beklentilerinin neler olduğunu saptayarak, öğrenciyle iş dünyasını bir araya getiriyoruz. Staj programları da çok önemsediğimiz, sürekli gelişim içinde olduğumuz bir alan.
Haklısınız, insan kaynağı iş dünyasının en değerli varlığı, aslında bir yanıyla sürdürülebilir bir ekosistem oluşturmak istiyorsunuz Yeşil OSB de bu perspektifte mi?
Bizi çok heyecanlandıran bir proje Yeşil Eylül 2023’te gıda sanayicilerimizin bizden bir talebi oldu. Tesisleri artık onların dina- miklerine yetmiyor. Büyümek, daha modern tesisler oluşturmak istiyorlar. OSB talebi de onlardan geldi. Gemlik kaymakamımız Hasan Göç ile beraber yer arayışına girdik ve bulduk da. 2 bin 600 dönümlük bir alan ve hızlıca çalışmaya başladık. Kaymakamımızın önderliğinde Ankara’ya gittik. Bölge milletvekillerimiz AK Parti, CHP, MHP, İyi Partili temsilcilerine yapmak istediğimiz Yeşil OSB’yi anlattık, destek de aldık. Ardından Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Sayın Rıfat Hisarcıklıoğlu’nu ziyaret ettik. Onun da desteğini aldık. Sonrasında geçmiş dönem sanayi bakanımız, şu anda da milletvekili olan Sayın Mustafa Varank’ı bizzat ziyaret edip projeyi anlattım. Kendisi de bu konuda her türlü katkıyı sunacağını vurguladı. Daha sonra kaymakamımız Hasan Göç ile Bursa valimize giderek konuyu arz ettik. Kendisi gelip OSB için düşünülen alana baktı, fikirlerini paylaştı ve bu konuya destek verdi. Son olarak beni cumhurbaşkanlığı yatırım ofisinden arayarak geldiler, proje ile ilgili bilgi aldılar ve cumhurbaşkanlığı olarak Yeşil OSB projesine destek olacaklarını belirttiler. Dolayısıyla süreç planladığımızdan çok daha hızlı ilerliyor.
Nasıl bir OSB?
Biliyorsunuz; Bursa’da 17 tane OSB bulunuyor. Dağılımları ise Bursa’nın doğusu İnegöl’den başlı- yor, batısı olan Mustafakemalpaşa ve Karacabey’e kadar uzanıyor.Bursa’nın kuzey aksı dediğimiz; İstanbul yönünde bir tek Demirtaş’ta kısa adı DOSAB olan tekstil üzerine ağırlıklı bir OSB’miz var. Yine Bursa’nın kuzeyi olan Orhangazi, İznik,Gemlik bölgelerinde ise herhangi bir OSB’miz bulunmuyor. Kurmayı planladığımız OSB’yi “Yeşil OSB” olarak tanımlıyoruz. Çünkü Yeşil OSB, karbon ayak izi bırakmayan, çevreye saygılı ve duyarlı, kendi enerjisini kendisi üretebilen ve mühendislik ekosistemine sahip bir yapıda olacak. Şu an da Türkiye’de örneği bulunmuyor. Başarabilirsek bu ilk olacak. İşletmelerinin çatısın- da güneş enerji panelleri bulunan, yağmur sularını gri su depolama ağında depolayıp tekrar döndürebilen, ısı pompaları ile yeraltındaki enerjiden faydalanabilen, biyolojik arıtmalarla suları arıtıp tekrar sanayide kullanılabilen ve günün sonunda gıda sanayicimizin enerji maliyetini yarı yarıya düşürebilen bir mühendislik ekosistemi kurmayı hedefliyoruz. Bu sayede gıda firmalarımızın hepsi hem iç piyasada hem dış piyasada daha da güçlenecek.
Ciddi bir rekabet gücü kazanacak. Yatırım, üretim, istihdam, ihracata çok ciddi bir destek vermiş olacağız. Ayrıca bölgedeki tarım ürünlerini zeytin, turşu, şıra, patates, soğan aklınıza gelebilecek Bursa bölgesindeki bütün tarım ürünlerinin hepsini işlenmiş ürün olarak katma değeri yüksek bir halde ihraç edebileceğiz. Bu anlamda hem tarımdaki emekçinin, hem de iş adamının hakkını koruyacağız. Ürünlerimizi daha değerli kılacağız. Biliyorsunuz sanayide
2 temel maliyetimiz var; personel maliyetini hiçbir şekilde indiremiyoruz, diğeri de enerji maliyeti. İşte biz bu enerji maliyetini düşür- meyi planlıyoruz. En az yarı yarıya düşüreceğiz. Burada şöyle bir durum da var. En son Gebze’de Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Mehmet Fatih Kacır ile Türkiye Sanayisinde Yeşil Dönüşümü başlatıyoruz panelinde beraberdik. Orada Dünya Bankası Türkiye Direktörü Humberto Lopez bir konuşma yaptı. Türkiye’nin yeşil projelerine 450 milyon euro hibe vereceklerini ifade etti. Bunun 150 milyon eurosu serbest bırakıldı. 300 milyon eurosu da bekliyor. Bu hibe programı, binaların çatısındaki güneş panellerini ve bina inşaatının maliyetinin bir kısmını kapsıyor.
Dünya Bankası’ndan bu hibeleri aldıktan sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak da hibe teşviklerinden mutlaka OSB’mizi faydalandıracağız. Özetle gıda sanayicimize toplam inşaat maliyetinin %25 – %30’luk kısmıyla binaları yapmayı planlıyoruz. Bu sayede gıda sanayicimiz kendi enerjisini ve finansmanını kendi işine yatırsın istiyoruz. Bir de şöyle bir gerçeklik daha var; Avrupa Birliği’nin yeşil mutabakatına uyum dahilinde AB ülkeleri sürdürülebilir politikalarla üretilmiş ürünler istiyor. Çok katı kurallar var. Böylece gıda sanayicimize bir gelecek vizyonu çiziyoruz ve yarının dünyasına hazırlıyoruz. Bu da yeni pazarlara ulaşmak demek.
Peki Gemlik için nasıl bir istihdam katma değeri oluşturmasını öngörüyorsunuz bu yeni OSB’nin?
Şöyle; önceliğimiz kadın istihdamı. Açıkçası Yeşil OSB’de yüzde 60-70 düzeyinde kadın istihdamı oluşturmayı öngörüyoruz. Bu bizim için çok değerli. Kadınlarımız baş tacımız. Onun için kadın istihdamını çok önemsiyoruz. Yaklaşık 150 ila 200 gıda firması olacak. Bu gıda firmalarının tamamlayıcısı olarak da kavanoz, kapak, ambalaj, teneke yapan firmalar da yer alacak. Çünkü lojistik maliyetlerini düşürmemiz gerekiyor. Yani entegre bir tesis kurmamız lazım ki günün sonunda gıda sanayicimizin maliyetini minimize edelim. Yaklaşık 8 ile 10 bin kişi istihdam etmeyi düşünüyoruz. Gerçekten ciddi bir rakam. Gemlik’te İşkur kaydına göre 2 bin işsiz kardeşimiz var. İşkur’a başvurmayan, en az bin kişi olduğunu düşünürsek yaklaşık 3 bin kişiye karşılık gelir. Bunun yarısı kadar da Orhangazi’de olduğunu düşünürsek; 4 bin 500 – 5 bin kişi demek. Gemlik-Orhangazi-İznik bölgesinde bu kadar iş, aş, gelecek arayan vatandaşımız var. Yeşil OSB ile yöredeki istihdam sorununu tamamen çözmeyi planlıyoruz.
Bu projeyi gündeme getirdikten sonra “Gemlik’in gerçekten böyle bir projeye ihtiyacı var mı, bir tarafta Gemlik Serbest Bölge bir tarafta Gemlik’in münferit bölgelerine dağılmış işletmeler yeteri kadar yoğunluk oluşturuyor eleştirilerine hayır kesinlikle Gemlik’in böyle bir OSB projesine ihtiyacı var” itirazını ortaya koydunuz. Somut verileriniz fazlasıyla net değil mi?
Kesinlikle. Çünkü bizim yapacağımız Yeşil OSB biraz önce belirttiğim gibi gıdacılarımız için çok önemli. Bakınız biz ağır sanayi yapacağız demiyoruz, çevreyi kirletecek bir unsur da bulunmuyor. Gıda sanayicimizin yoğun talepleri var, üstelik sadece bina yapalım, gıda sanayicimiz oraya yerleşsin demiyoruz. Gelecek öngörüsü ile gelecek vizyonu ile bir mühendislik ekosistemi oluşturmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla kurmayı planladığımız bu sistem aslında diğer sanayi kuruluşlarına da örnek teşkil edecek. Öncelikli olarak bu Yeşil OSB’yi yaptıktan sonra diğer sanayi kuruluşlarımızın da sürdürülebilir politikalara dayalı üretim yapmaları için Gemlik Ticaret ve Sanayi Odası olarak elimizden gelen çabayı göstereceğiz.
Özellikle altını çizdiğiniz bir nokta da sürdürülebilirlik ve katma değeri yüksek nitelikli üretim. Bu perspektifte Gemlik’in önümüzdeki 10 yıllık süreçte nasıl bir vizyona sahip olmasını hayal ediyorsunuz?
Burada da taleplerden ve gerçeklerden oluşan bir anlayışımız var. Yani “Gelecek öngörüsü gelecek talepleri neler?” Projeyi planladığımız zaman, devletimizin de böyle bir düşüncesi olduğunu yolda gördük. Devletimiz de “Türkiye sanayisinde yeşil devrim yapıyoruz, geleceğin sürecini başlatıyoruz” dedi. Avrupa Birliği yeşil mutabakatını biliyorduk, neler yapılması gerektiğine çalışıyorduk. Dolayısıyla, bizim bu çalışmamız hem Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin öngörüsü hem de Avrupa Birliği’nin temel şartlarıyla bütünleşti. Gemlik’i, gelecekte teknolojiyle yön bulan, yeşil enerjiye yatırım yapan, sürdürülebilir enerjiyi kullanan, fosil yakıtları terk eden, örnek bir ilçe haline getirmeyi planlıyoruz. Temel amacımız bu, yaptığımız mühendislik ekosisteminin sürdürülebilir olması çok önemli. Değişime ayak uydurabilmek çok stratejik değerde. Rüzgâr enerjisini, HES’leri, GES’leri, ısı pompalarını, arıtmaları çok efektif kullanmamız lazım. Sanayideki suyu mutlaka ama mutlaka defalarca kez arıtıp geri kullanmamız gerekiyor. Ortaya koyduğumuz gelecek vizyonumuz tamamen sanayide verimlilik ilkesine dayanıyor. Teknolojiyi kullanma- ya ve temiz enerjiye dayanıyor. Biz bunları ilke edinerek bu programda hareket edeceğiz.
Hemen başka bir kulvara geçelim. Gemlik zeytinde bir marka ama üzücü olan bu markayı uluslararası pazarlarda İspanya gibi, İtalya gibi satma becerisine galiba çok sahip değiliz ya da pazarlama becerisine sahip değiliz. Neden böyle bir kabiliyetimiz yok?
Gemlik zeytini dünyanın en iyi sofralık zeytini. İspanya, İtalya ve Avrupa’da tüketilen zeytin, yeşil zeytin. Bunu da meze olarak tüketiyorlar, bir de zeytinyağı var. Biz de Gemlik zeytinini olabildiği kadar Gemlik Ticaret ve Sanayi Odası, Gemlik Ticaret Borsamız ile birlikte dünyaca ünlü Anuga gibi fuarlarda üyelerimiz ile beraber tanıtıyoruz ve tanıtmaya da devam edeceğiz. Son 20 senede ciddi bir ihracat artışımız var. Ancak Avrupalıların damak tadı ile bizim tercihlerimiz arasında bir fark var. Avrupa’ya sattığımız zeytini de aslında tüketenler Avrupa’da yaşayan Türkler. Biz daha Avrupalının kendisine siyah zeytini yeteri kadar tükettiremedik. Dolayısıyla bu konuda biraz çaba göstermemiz gerekiyor. Biz de Gemlik Ticaret ve Sanayi Odası ve Gemlik Ticaret Borsası olarak daha fazla çaba göstereceğiz. Bu yönde projelerimiz var. Bundan sonra yapacağımız zeytin festivallerinin bir kısmını Avrupa’nın çeşitli noktalarında stantlar açarak gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. Bu bağlamda Gemlik zeytinini daha iyi tanıtmamız ve yerini de tüm dünyada daha yukarılara taşımamız gerekiyor.
Gemlik son yıllarda oldukça şanslı, güzel, iyi yatırımlar aldı. Bunlardan bir tanesi de Türkiye’nin otomobili girişim grubu TOGG ve yollarda görmeye başladık. Gemlik’in iktisadi hayatında nasıl bir değer oluşturdu?
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyonu, geçmiş dönem Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Mustafa Varank’ın destekleri, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanımız Rıfat Hisarcıklıoğlu’nın iş dünyasını seferber etmesiyle 5 baba yiğidin bulunmasıyla TOGG kuruldu ve bugün de yollarda. TOGG bizim milli projemiz ve bir vizyon projesi. Yani TOGG’u tek başına değerledirmemek lazım. TOGG aslında bir araçtan öte akıllı bir cihaz. TOGG ile geleceğe yönelik; Türk mühendislerinin başarısı ve teknolojimizle dünyayla yarışabilecek kapasitede araçlar üretebileceğimizin vizyonunu ortaya koyduk. Bu araç benzin veya dizel olsaydı bu kadar değerli olmayacaktı. Çünkü dünyanın yönü e-mobilite, yeşil enerji. Karbon ayak izi bırakmayan, fosil yakıt tüketmeyen bir çağa geçtik. Dolayısıyla TOGG çok değerli. Bu aslında bir sürecin de başlangıcı. TOGG’un yanında biliyorsunuz Siro batarya fabrikası var. Siro, “Silk Road” yani İpek Yolu’nun kısaltmasıyla oluşturuldu. Yüzde 50 ortağı TOGG, Yüzde 50 ortağı da dünyanın en büyük batarya üreticisi Çinli Farasis. Bundan sonraki süreçte yapılması gereken çip fabrikası. Bu yatırım da geldiğinde Gemlik, Bursa ve ülkemiz katma değeri yüksek bir ürün üretmenin keyfine tam anlamıyla varacak. Çip çok değerli bir ürün. Biliyorsunuz çip konusunda Uzakdoğu’ya bağlı olmak; Avrupa, Amerika ve diğer ülkelerde sıkıntı yaratıyor. Alternatif üretim merkezi arayışı var. Çip fabrikasının Avrupa’ya daha yakın bir lokasyonda yapılması beklentisi var. Bu beklen- tiye de en uygun yerlerden bir tanesi Gemlik. Eğer bu fabrika burada ya- pılırsa, teknolojik anlamdaki süreç daha üst bir aşamaya gelmiş olacak, ülke olarak daha hızlı bir ilerleme kaydederiz diye düşünüyorum.
Birazcık da Serbest Bölge’ye farklı bir pencereden bakalım istiyoruz. Gemlik için nasıl bir değer oluşturuyor ya da Gemlik için oluşturulması gereken değeri sağlıyor mu Serbest Bölge?
Serbest Bölge yaklaşık 3 mil- yar dolarlık bir işlem hacmine sahip. Yüzde 90 doluluk oranı var; 133 firmamız, 14 bin çalışanımız bulunuyor. Tabii ki Gemlik için birkatma değer sağlıyor, sonuçta ciddi bir istihdam söz konusu. Gemlik Ticaret ve Sanayi Odası’na kayıtlı üyelerimiz orada taşeronluk işleri yapıyor. Dolayısıyla dünyaya açılan bir kapımız Serbest Bölge… Bizim için çok değerli.
Sizin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığınız ile birlikte altını çok sık aralıklarla çizdiğiniz vizyonlarınızdan ya da temel farklarınızdan biri de Gemlik turizminin geliştirilmesi. Buna da çok önem veriyorsunuz. Bilmem katılır mısınız ama bu aslında Mudanya’nın da, Gemlik’in de kaderi. Mudanya ve Gemlik, günübirlikçi turizmcilerin alanına sıkışmış gibi bir görüntü veriyor. Yıllar önce Cruise gemilerinin yanaştığı limanlardan biriydi her iki ilçemiz. Neyi değiştirmek gerekiyor tekrar turizmde birer marka haline getirebilmek için?
Güzel bir soru. Aslında bu konuda biraz geç kalmış durumdayız, öyle hissediyorum. Belirttiğiniz gibi, yıllar önce cruise gemileri yanaşıyordu ve daha ciddi bir turizm vardı. Şimdi nerede bu cruise gemileri değil mi? Bence bu durumu bütün olarak ele almalıyız. Yani Bursa turizminin rotasını iyi belirlememiz gerekli.
Gemlik Belediye Başkanlığı, Gemlik Kaymakamlığı, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Bursa Valiliği, Gemlik Ticaret ve Sanayi Odası, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Kültür Bakanlığı olarak daha geniş kapsamlı bir çalışma yapmamız gerekiyor. Çünkü Bursamız Türkiye’nin 4. bü-yük şehri, Osmanlı’nın başkenti, Ulu-dağ ile deniziyle, İznik Gölü ile ciddi bir potansiyele ve destinasyonlara sahip. Belirttiğim gibi bu kurumların bir araya gelerek program yapması, güç birliği oluşturması, ortak aklı işletmesi lazım. Yani buraya sadece gemiyi getirmekle bitmiyor bu iş! Gemiyi getirdikten sonra kişileri doyurmamız, konaklatmamız, gezdirmemiz lazım. O yüzden daha geniş kapsamda değerlendirmemiz lazım diye düşünüyorum.
Biraz da Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı öncesindeki Hasan Bey’e dokunalım. Mühendislik ve Mimarlık şirketiniz de bulunuyor. Özlüyor musunuz?
Şöyle; orada da biz bir kurumsal yapıya sahibiz açıkçası. Eşim Mimar Ayşegül Hanım yönetimi devraldı. Mimar mühendis arkadaşlarımız kendi iş programlarına sahipler. Belirli aralıklarla tabii ki ben de işime gidiyorum ve toplantılarımızı gerçekleştiriyoruz. Ayşegül Hanım’a teşekkür ederiz, sağ olsun benim adı- ma gereken her şeyi kendisi yapıyor.
Kariyer hayatınızda sizi başarıya taşıyan en önemli kırılma noktası neydi?
Kariyerimde ciddi bir kırılma noktası olarak bir şey düşünmüyorum ama şu nokta önemliydi; Güriş & Gürçay firmasında çalıştığım şantiye yıllarında kurumsal bir firma olması, mühendis abilerimin bana vermiş olduğu ciddi eğitimler, deneyimlerinden faydalanmış olmam ve aynı anda Uludağ Üniversitesi’nde İşletme Masterı yapmış olmam iş hayatımı pozitif anlamda etkiledi. Yani merdivenleri adım adım çıktım. Bir anda 1. basamaktan 10. basamağa çıktım diyemem. Bunun altında yatan en önemli etkenin de eğitim olduğunu düşünüyorum. Yani almış olduğum iyi eğitim ve bunu doğru firmalarla çalışarak deneyimlemek beni bu yerlere taşıdı diye düşünüyorum.
Cumhuriyet’in 100. yılında sizin gözünüzden bir Bursa değerlendirmesi almak ve ikinci yüzyıl için de neler olmalı ve yapılmalı, Bursa nasıl bir değişim geçirmeli; düşüncelerinizi paylaşmanızı istiyoruz.
Öncelikle Cumhuriyetimizin 100.yılı hepimize kutlu olsun. Bursamız ülkemizin 4.büyük- şehri, Osmanlı İmparatorluğuna Başkentlik yapmış, Tarih ve kültür zenginliklerini barındıran, Uludağı, denizi ve gölleri ile harika bir coğrafyada yer almaktadır. Yeşil Bursamızı koruyarak, Kentsel dönüşüm uygulamaları hızlandırılmalı, ulaşım ağı olarak da metro sistemine geçmeliyiz. Sanayide Yeşil Dönüşüm ve İnovasyona dayalı sürekli kendini yenileyen bir ekosistem oluşturmalıyız.